Belediyeden Millet Kıraathanesi

Belediyeden Millet Kıraathanesi
Belediyeden Millet Kıraathanesi

Belediyeden Millet Kıraathane si

Karaman Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, Hatuniye Medresesi’ni yapılan yeni düzenlemeyle Millet Kıraathane sine dönüştürüyor.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesi vaat ettiği Millet Kıraathaneleri. Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan’ın talimatıyla Karaman’da da uygulamaya geçti. Hatuniye Medresesi bundan sonra Millet Kıraathanesi olarak vatandaşın hizmetine sunulacak.

Karaman Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından Hatuniye Medresesi’nde yapılan çalışmaların bir hafta içerisinde tamamlanıp Millet Kıraathanesi olarak hizmete açılacağını söyleyen Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan: “Karamanımız için çalışmaya, vatandaşımızın hizmetinde olmaya devam ediyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın gündeme getirdiği Millet Bahçesi ve Millet Kıraathaneleri projelerini bizler de çok benimsedik ve destekliyoruz. Hatuniye Medresesi bundan sonra Millet Kıraathanesi olarak hizmet verecek. Buraya gelen vatandaşlarımız çay ve kek ikramı eşliğinde belediye yayınlarından ve çeşitli kitaplardan oluşan kütüphaneyi kullanabilecek, günlük gazeteleri okuyabilecek ve ücretsiz internetten faydalanabilecek. İnşallah bir hafta içerisinde Hatuniye Medresesi’ni yeniden düzenleyip hizmete açacağız” dedi.

KIRAATHANE NE DEMEK?

Kıraathane: Kıraat Arapça`da “okumak” anlamına gelir. Hane ise yer, mekan demektir. Bu iki sözcüğün bileşimi olan bu bileşik sözcük “okuma yeri” anlamına gelir. Çay, kahve içilerek gazete, dergi, kitapların okunduğunu yerlere verilen bu isim günümüz Türkiye`sinde kahvehane anlamında kullanılmaktadır.

KAHVEHANE VE KIRAATHANE ARASINDAKİ FARK NE?

Kahvehane ve kıraathane sözcükleri; günümüzde eş anlamlı olarak görülse de aralarında önemli bir fark var…

Kahvehane veya kıraathane; kahve ve çay yanı sıra çeşitli meşrubatların ve nargile gibi tütün ürünlerinin servis yapıldığı, masa oyunlarının oynandığı, sohbet edilen ve yine birçok farklı aktivitenin yapıldığı mekânlar olarak tanımlanır. Genellikle erkeklerin buluşma noktası olan kahvehaneler, mahalle aralarında, çarşılarda, şehir merkezlerinde yer alır. Kafeteryalardan ve barlardan farklı olarak bu mekanlarda genellikle yemek servisi yapılmaz ve alkollü içeceklere ağırlıklı yer verilmez.

Özellikle Müslümanlar arasında kahvehaneler oldukça yaygındır. XVI. yüzyıldan beri, kahvehane Orta Doğu ülkelerinde erkeklerin toplandığı kahve gibi içecekler tükettiği, sohbet ettiği çeşitli masa oyunları oynadığı yerlerin başında gelir.

Kahvehane ve kıraathane sözcükleri; günümüzde eş anlamlı olarak görülse de aralarında önemli bir fark vardır. Kıraat Arapça`da “okumak” anlamına gelir. Hane ise yer, mekan demektir ve Farsça kökenli bir kelimedir. Bu iki sözcüğün bileşimi olan kıraathane “okuma yeri” anlamına gelir.

Kahve sözcüğü

Kahve sözcüğü ise Türkçe’ye Arapça (kahwa) sözcüğünden geçmiştir ve aslen Etiyopya’daki Kaffa bölgesinden geldiği düşünülür.

Yani kıraathaneleri kahvehanelerden ayıran en önemli özellik, kitap okuma imkanına sahip olmalarıdır. Topluma okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla günümüzde bazı kahvehanelerde kütüphaneler oluşturularak, kıraathaneye dönüşüm özendirilmektedir.

Osmanlı tarihçisi İbrahim Peçevî’nin notlarından anlaşıldığına göre İstanbul’da ilk kâvehane’nin açılmasının ardından sözcük pek çok dilde şekil değiştirerek kullanılmıştır: Fransızca, Portekizce: café, İspanyolca: cafetería ya da café; İtalyanca: caffè, Almanca: café vb.

Yani kahvehaneler, günümüz kafe kültürünün doğuşu olarak da görülebilir.

1550′lerde de İstanbul’da ilk kahvehane açıldı ve kısa sürede yakın ve uzak ülkelere yayıldı. 17. yüzyılda, kahvehane Osmanlı Devleti sınırlarının dışında, Avrupa’da görülmeye başlandı ve popüler oldu.

Kısa zaman içerisinde kahvehane sayısı hızla arttı, kahve içmek ve yarenlik etmek amacıyla buralarda toplanan muhtelif zümrelerden ve değişik kültür seviyelerinden insanlar, çok hızlı gelişen bir kültürel birikim ortamı, sosyalleşme mekânı, siyasî iktidar karşısında seslerini duyurabildikleri bir kamusal alan meydana getirdiler.

Osmanlı geleneksel toplum kültürünü şekillendiren saray, medrese ve cami dışında, “sivil” bir anlayışla ortaya çıkan kahvehane, XVI. ve XVII. yüzyılların İstanbul’unda, pek sık rastlanmayan bir tepkiyle karşılaştı. ‘Miskinlerin buluşma mekânı ve fitne yuvası’ olarak görülen kahvehane, başta iktidar olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerinin tepkisini çekti.

1567 yılında başta Suriçi İstanbul olmak üzere İstanbul’daki bütün kahvehaneler kapatıldı. XVI. yüzyılın ikinci yarısında ve XVII. yüzyılın ilk yarısında ‘tehlikeli yerler’ olarak görülen kahvehaneler ‘külliyen’ kapatılırken XVII. yüzyılın ortalarından itibaren otorite, ‘tehlikeyi’ önlemek için toptan kapatmak ve yıkmak yerine, tek tek bazı kahvehaneleri kapatarak bir tür yıldırma siyaseti takip etti.

Ancak kahvehanelerin sayısı günden güne artmaya devam etti. Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdarlığının son dönemlerinde İstanbul’da 50 kahvehane bulunduğu belirtilirken, bu sayı, XVI. yüzyılın sonunda altı yüze ulaştı. XIX. yüzyılın başlarında ise 2.500’lere kadar çıktı.

Kahvehane zaman içerisinde mevcut kültürel ve toplumsal hayatın içerisine dahil olmayı başardı. Kültürün üretildiği ve tüketildiği bir mekân haline geldi. Birçok değişikliklere uğrayarak hayatiyetini devam ettirdi.

Her ne kadar sadece erkek sosyalliğini barındırsa da Osmanlı şehrindeki kamusal yaşamın önemli bir kısmını oluşturdu. İlk başlarda marjinal bir yenilik olarak görülen kahvehane, çok geçmeden normalleşti ve toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan merkezi bir konuma geldi.

Belediyeden Millet Kıraathanesi

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.